İÇERİK ÖZETİ
Bipolar Bozukluk nedir?
Bipolar bozukluk belli bir düzeni olmadan yineleyen mani, hipomani, depresyon veya karma görünümlü duygudurum dönemleriyle karakterize olmuş, kronik seyirli, mesleki, sosyal ve ailesel alanlardaki işlevsellikte belirgin bir bozulmaya yol açan bir duygudurum bozukluğudur.
Bipolar bozukluk toplumun %1.3’ünde görülmektedir. 16-25 yaş aralığında erkeklerde daha fazla görülürken, erişkinlerde kadınlarda daha çok rastlanılmaktadır.
Bipolar bozukluk sıklıkla ergenlikte ve genç erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar. Hastalık kadınlarda erkeklere göre daha geç yaşta başlamaktadır. Zamanında ve doğru tanınması ve koruyucu tedavinin başlaması hastalığın gidişatı açısından önemlidir. Burada önemli olan bir başka faktör bipolar bozukluğun kalıtılabilirliği en yüksek psikopatolojik rahatsızlıklardan biri olduğudur.
Bipolar Bozukluk Tanısı ve Belirtileri
Hastalık işlevsellikte bozulmaya yol açan, öz kıyım riski olan, beraberinde ciddi eş tanı ve komplikasyonları getiren kronik bir hastalıktır.
Kişi bir an kendini çok iyi hissederken, bir süre sonra içine kapanık bir hale gelebilir.
Bipolar bozukluğun en belirgin özelliği kişinin ruh halinin uçlarda olmasıdır. Hasta hiperaktif ruh halinde ve kendini çok mutlu hissederken depresyon haline büründüğünde dış dünyaya kendini kapatır, intihar eğilimi bile gösterebilir. İleri seviyede olmayan BB’de yılda birkaç kez duygudurum atakları gelişir.
Psikoterapist Mehmet Ulubey hocamızdan bilgi ve randevu almak için tıklayınız.
Bipolar Bozukluk belirtileri;
Mani Döneminde;
- Hiperaktivite
- Azalan uyku süresi
- Cinsel dürtüde artış
- Aşırı neşe
- Aşırı özgüven
- Odaklanmada zorlanma
- Halüsinasyon görme
- Hızlı konuşma
- Sabırsızlık
- Sürekli para harcama
- Alkol ve madde kullanımı
Depresif Döneminde;
- Yorgunluk
- Keyifsizlik
- Umutsuzluk
- Uzun süre uyuma isteği ancak uyumada zorluk
- İştahsızlık
- Sanrılar görme
- Suçluluk duygusu
- Sürekli kuşkulanma
- Tartışmacı davranışlar
- Cinsel istekte azalma
- İntihar düşünceleri
- Günlük işlevsellikte hasar
Bipolar Bozukluk Neden Oluşur?
Çevresel etkenler hastalığın başlangıcında ve gidişatından daha çok etkili olmaktadır. Yapısal ve işlevsel beyin değişiklikleri ise sıklıkla nöroendokrin ve nörobilişsel değişikliklerle birlikte meydana gelir.
1-) Genetik Etkenler
Hastalık tanısı alan kişilerin birinci derece yakınlarda hastalanma riski toplumdakinin 10 katı kadardır. Bipolar bozukluk tanılı kadınların birinci derece yakınları arasında duygudurum bozukluklarına, erkeklerin birinci derece yakınları arasında alkol bağımlılığına daha sık rastlanılmaktadır.
2-) Biyolojik Etkenler
Bipolar bozukluğu olan kadınların sağlıklı kadınlara göre beyin hacminin daha küçük olduğu ve beyin asimetrisinin daha fazla olduğu araştırmalar sayesinde bulgulanmıştır. Beyin görüntüleme çalışmaları; bipolar bozuklukta ön singulat korteks ve frontoinsular kortekslerinin sağlıklı bireylerden farklı olduğu saptanmıştır.
Psikoterapist Mehmet Ulubey hocamızdan bilgi ve randevu almak için tıklayınız.
3-) Çevresel Etkenler
Çevresel etkenler aslında bipolar bozukluğun patofizyolojisindeki ve gelişimindeki yeri pek net değildir. Psikososyal etkenler genetik etkenlerle birlikte bipolar bozukluğun üstünde rol oynadığı düşünülmektedir. Çocukluk çağı travmaları erken başlangıç ve daha fazla sayıda eş tanı alınması ile ilişkili olduğu görülmektedir.
Bipolar Bozuklukta Cinsel Hayat
Cinsel işlev bozuklukları psikiyatrik bozukluklarda özellikle de depresyon rahatsızlığında yüksek prevalansta görülür. İlaç kullanmayan depresyon hastalarının %36-78’inde cinsel işlev bozukluğuna rastlanır. Tek kutuplu depresyonda (Unipolar Depresyon) depresyonun şiddetine bağlı şekilde hastaların %25-75’inde libido kaybı yaşanmaktadır.
Bipolar bozuklukta mani ve depresyon ataklarının cinsel işlevler üzerine etkisi zıt olarak görülmektedir. Depresif dönemde anhedoniye bağlı olarak libido azalması ve cinsel performansta azalma sıklıkla gözlemlenirken; mani dönemde ise cinsel istek artışı, rastgele cinsel ilişki, sık eş değiştirme, impulsivite ve hiperseksüalite gözlemlenir.
Mani dönemde görülen davranış değişikliklerinden biri zevk veren aktivitelerde bulunma isteğidir. Bunlar, uygunsuz cinsel davranışlardır. Bu davranış cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve plansız gebelikler gibi olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
Yapılan bir araştırmada tedavi gören hastalarda cinsel işlev bozukluğu sıklığı yüksek belirlenmiştir. Özellikle cinsel deneyim, cinsel istek ve cinsel performansta azalma görülmektedir. Cinsel ilişki sıklığı belirgin oranda düşmüştür. Hastaların yaklaşık %64’ünde cinsel doyum azalmış veya yok, %72’sinde cinsel ilişki memnuniyetsizliği, %77’inde ön sevişme yetersizliği, %69’unda mastürbasyon yetersizliği, %52’sinde ise cinsel fantezi azlığı görülmüştür. Hastaların %66’sı son 3 ay içerisinde cinsel ilişkide bulunmadıklarını dile getirmiştir.
Bipolar bozukluk hastalığında kullanılan ilaç tedavileri de cinsel işlevleri etkilemektedir.
- Duygudurum düzenleyicileri; istek bozukluklarına, ereksiyon güçlüklerine, erektil disfonksiyona, polikistik over sendromuna, sperm hareketliliğinde azalma ve spermde morfolojik değişikliğe, menstrüel düzensizliklere yol açmaktadır.
- Antidepresan ilaçlar; cinsel istek azlığına, adet düzensizliklerine, uyarılma ve ereksiyon güçlüğüne, disparoniye, anorgazmiye ve orgazmsız ejakülasyona neden olabilmektedir.
- Antipsikotik ilaçlar; ejakülasyonda gecikme ve ereksiyonda zorluğa neden olur. Ayrıca libidoda azalma, kadınlarda vajinal salgı azalmasına ve erkeklerde ejakülasyon yetmezliklerine de yol açar.
Cinsel işlevdeki değişikliklere her zaman ilaçlar neden olmamaktadır. Hastalık tanısı almış kişiler hastalıkları nedeni ile damgalanma da sosyal ve cinsel sorunlara yol açmaktadır. Damgalanma sonucu hastaların özgüvenlerindeki sarsılma, sosyal izolasyona neden olmakta ve güçsüzlük hissini artırmaktadır.
Peki cinsel yaşantıların hastalık sonrası kötüye gitmesini nasıl önleyebiliriz?
Öncelikle tedavide kullanılan ilaçların olabilecek en az sayıda ve minimal dozlarda tercih edilmelidir. Cinsel işlevlerin etkilendiği ve bunun hastanın işlevlerini bozduğu durumlarda cinsel yan etkilerin daha az olduğu ilaçlar ile değişim yapılması gereklidir.
Psikoterapist Mehmet Ulubey hocamızdan bilgi ve randevu almak için tıklayınız.