Güncel

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ve Tedavisi

ADANA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) TEDAVİ MERKEZİ

Merhaba ben Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Ulubey, Adana ilinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (dehb) üzerine çalışmalar yapmaktayım. 10 yıllık çalışma hayatım boyunca hem çocuklarda hem de yetişkinlerde karşılaştığım bir sorun olan Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) hakkında en çok merak edilenleri bu yazımla açıklamaya çalışacağım.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) NEDİR?

Nöropsikiyatrik bozukluklar içinde çocukluk ve ergenlik çağlarında en sık görülen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB)  çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayan ve işlevselliği bozan, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu ve yetersiz dürtü kontrolü ile tanımlanır.

Genellikle 3-4 yaşlarında başlayan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun belirtileri çocuğun okula başlamasıyla birlikte yoğun şekilde kendini göstermeye başlar. Okulla birlikte belirtilerin yoğunlaşması; çocuğun öğrenim görmesi için gerekli dikkat süresi ve yoğunlaşmaya sahip olmamasından ve buna bağlı olarak eğitim hayatında problem yaşamaya başlamasından kaynaklanır. Tüm bunların sonucunda çocuğa tanı koyulması ilkokul yıllarına rastlamaktadır.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEBH) GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?

Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu çocukluk ve ergenlik çağlarında en çok gözlenen bozukluklardan biridir. Günümüzde psikiyatri kliniklerine yapılan başvuruların sebepleri incelendiğinde yaklaşık yarısının dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu şikayetiyle olduğu görülmektedir.

Yapılan araştırmalara göre dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun çocukluk çağında sıklığı %7-8 olarak belirlenmiştir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış çocukların üçte ikisinde bozukluğun yetişkinlikte de devam ettiği yapılan araştırmalar ile ortaya konmuştur.

Lauth ve Schlottke (2001) tarafından yapılan araştırmaya göre farklı gelişim dönemlerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun görülme sıklığı 4-6 yaş arası olan okul öncesi dönemde %3 oranında, 6-13 yaş arası olan okul çağındaki çocuklarda %3-7 oranında ve 14-20 yaş arası olan ergenlik döneminde %6 oranında olacak şekilde farklılık göstermiştir.

Bozukluğun dünyada ki yaygınlığını belirlemeye yönelik yapılan araştırmalarda oranın %8 ile %12 arasında değiştiği belirlenmiştir. Daha sonra 1978 ve 2005 yılları arasında yapılan çalışmalar 2017 yılında derlenerek dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun dünya genelinde görülme sıklığı  %5.29 olarak belirlenmiştir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun cinsiyete göre dağılımını belirlemeye yönelik yapılan araştırmalarda bozukluğun erkeklerde kızlara göre daha sık görüldüğü ortaya konmuş ve bunun sebebi olarak da erkeklerde daha çok dürtüsellik ve saldırganlık davranışlarının ağır bastığı, kızlarda ise bu davranışlar yerine daha çok dikkatsizlik belirtileri gözlendiği için bozukluğun kızlarda önemsenmeyerek erkeklerde daha çok dikkati alınması gösterilmiştir.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) NEDENLERİ NELERDİR?

Nedenleri tam anlamıyla bilinemeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkmasında biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel nedenlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Daha önceleri dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkmasında genlerin etkisinin daha baskın olduğu düşünülürken son yapılan araştırmalar ile çevresel ve genetik faktörlerin ortak etkisinin bozukluğun ortaya çıkmasında daha baskın olduğu ve genetik faktörlerin orta derecede etki ettiği görülmüştür. Bozukluğun ortaya çıkış nedenleri 3 ana başlık altında ele alınmaktadır. Bunlar genetik faktörler, çevresel faktörler ve nörobiyolojik faktörlerdir.

 

  1. GENETİK FAKTÖRLER

İkiz çalışmaları ve aile çalışmaları ile genetik faktörlerin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu üzerindeki etkisi incelenmiştir. Yapılan araştırmalar kesin kanıtlar vermese de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda genetik faktörün etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun yapılan çalışmalara göre çocuklara %75-76 oranında genlerle geçtiği belirlenmiştir.

Yapılan çalışmalar ile ailesinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bulunan çocukların üçte birinde bu bozukluğun olabileceği ve anne-babalarında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bulunan çocuklarda bozukluğun görülme ihtimalinin 2-8 kat daha fazla olduğu bulunmuştur. Ailenin çocuğu evlatlık aldığı durumlarda ise çocuğun biyolojik ailesine oranla bozukluğun görülme riski daha az olmaktadır.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı almış çocukların birinci derecede akrabalarında da bozukluğun görülme riski artmakta ve yapılan araştırmalarla bu risk %10 ile %35 arasında olarak belirlenmiştir.

Ayrıca normal çocuklara oranla dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış çocukların kardeşlerinde bozukluğun görülme olasılığı 2-3 kat artmaktadır. Kardeşlerle ilgili yapılan araştırmalarda risk %32 civarlarında olarak belirlenmiştir. İkizlerle ilgili yapılan araştırmalarda eş hastalanım oranları çift yumurta ikizlerinde %30 iken tek yumurta ikizlerinde %80-90 olarak belirlenmiştir.

 

  1. ÇEVRESEL FAKTÖRLER

Gebelik toksemisi, postpartum kanama, eklampsi, sağlıksız anne, annenin yaşı, postmatürite, doğumun uzaması, fetal distres vb. doğum öncesi ve doğum komplikasyonları, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, annenin gebelikte sigara, alkol ve madde kullanımı, stres, psikopatoloji, menenjit vb. enfeksiyon ve beyin hasarları, aşırı şekerli besinler tüketme, katkı maddeleri, besin alerjisi vb. beslenme problemleri ile birlikte aile içi çatışmalar, düşük sosyoekonomik seviye, hasta ebeveynlerin varlığı, anne ve babanın suç geçmişinin olması, anne ve babada bulunan zihinsel problemler gibi faktörler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna sebep olan çevresel faktörler arasında gösterilmektedir.

 

  1. NÖROBİYOLOJİK FAKTÖRLER

Son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkış sebeplerinden biri olarak nörobiyolojik faktörler üzerinde durulmaya başlanmıştır. Yapılan birçok araştırma sırasında yapılan beyin görüntüleme çalışmaları ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı almış çocukların frontal bölge glukoz kullanımlarının düşük olduğu, bu çocuklarda normal anatomik beyin asimetrisinin bulunmadığı, globus pallidus hacminin küçük olduğu, korpus kallozumun bazı bölgelerinin normalden küçük olduğu, nükleus kaudatusun normal asimetrisinin olmadığı gibi beynin çeşitli bölgelerinde farklılıklar olduğu sonuçları elde edilmiştir. Nörobiyolojik faktörler içinde değerlendirilecek olan diğer bir etken ise nörotransmitterlerdir. Dikkat eksikliği ve hiperaktvite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçların olumlu etkileri sonucunda nörotransmitterler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna neden olan etmenler olarak ele alınmaya başlanmıştır.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) ALT TİPLERİ NELERDİR?

DSM-V’ te ifade edilen ilk alt tip dikkat eksikliğinin baskın olduğu tiptir. Dikkatini toplamada ve bunu sürdürmede zorluk, önemli ayrıntıları kaçırma, dikkatin kolayca dağılması, ev ödevlerinde ve test gibi okul sınavlarında dikkatsizce hatalar yapma, ayrıntıları atlama gibi özellikler gösteren bireyler bu tipe girmektedir. Verilen yönergeleri takip etme konusunda sıkıntı yaşayan bu kişiler kendilerine konuşulduğunda uzaklara dalmış ve dinlemiyormuş gibi görünebilirler. Dikkatleri kolaylıkla yön değiştiren ve sık sık eşyalarını kaybeden bu tipler bir işi bitirmeden diğer ilgilerini çeken işi yapmaya koyulurlar.

İkinci dikkat eksikliği ve dikkat bozukluğu tipi hiperaktivite-dürtüselliğin baskın olduğu tiptir. Yerinde duramayan, sınıf ortamındaki etkinliklerde sessiz duramayan, uygun olmayan ortamlarda aşırı hareketli davranışlar sergileyen, sıra bekleyemeyen, sürekli kıpırdanan, çok konuşan ve karşısındakinin sözünü kesen aceleci bireyler bu tiptedir.

Üçüncü dikkat eksikliği ve dikkat bozukluğu tipi ise en sık şikayette bulunulan birleşik tiptir. Bu tip kişiler ilk iki tipin özelliklerini sergilerler. Okulda problem yaşama, yaşına uygun olmayan aşırı hareketlilik, odaklanma ve dikkat problemlerine sahip kişiler bu tiptedir.

 

NE ZAMAN DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) TANISI KONULABİLİR?

Aileler özellikle liselere ve üniversitelere giriş sınavlarına hazırlanmakta olan çocuklarında dikkat eksikliği, konsantre olamama ve aşırı hareketlilik belirtilerinin bulunduğundan yakınarak uzmanlara başvurmaktadır. Peki bu belirtilere sahip her çocuğa dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı konabilir mi? Her çocuk belirli dönemlerde dürtülerini kontrol edememe, aşırı hareketlilik ve dikkatsizlik davranışları gösterebilir. Bu sebeple çocuğun tanı konabilmesi için belirli kriterler mevcuttur;

  • Bu kriterlere göre belirtilerin en az 6 aydır devam ediyor olması, 12 yaşından önce ortaya çıkmış olması, ev, okul, işyeri ve arkadaşlarıyla olan ortamlardan en az ikisinde görülmesi, toplumsal işlevselliği bozması ve başka bir ruhsal bozukluğa bağlı olamaması gerekmektedir.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı; anna-baba-çocuk görüşmesi, sadece çocuk ile görüşme, sadece anne-baba ile görüşme, çocuğun sınıf ve rehber öğretmeni ile görüşme ve değerlendirme testleri sonucunda birden çok kaynaktan bilgi edinerek sadece uzman kişiler tarafından konulabilir. Bu hastalığın tanılanmasında DSM-V tanı ölçütleri kullanılmaktadır. (Kırnaz, 2017)

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tanı ölçütleri DSM V’ te iki ana başlıkta ele alınmıştır. İlk başlık dikkatsizlik ikinci başlık ise aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir. Ayrıntılara özen göstermeme, günlük etkinliklerde unutkanlık, etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapma, dikkatin kolay dağılması, dikkatini sürdürmede güçlük, eşyalarını kaybetme, dinlemiyor gibi görünme, işleri ve etkinlikleri düzenlemekte güçlük çekme, yönergeleri izlemede problem yaşama, sürekli zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma, günlük sorumlulukları tamamlayamama davranışları dikkatsizlik başlığı altında ele alınan tanı ölçütleridir.

Başkalarının sözünü kesme ve araya girme, sürekli kıpırdanma ve ellerini-ayaklarını vurma, sıra bekleyememe, oturmasının beklendiği durumlarda oturduğu yerden kalkma, sorulan soru tamamlanmadan yanıt verme, uygunsuz ortamlarda koşturma ve bir yerlere tırmanma, aşırı konuşma, boş zaman etkinliklerine sessiz bir biçimde katılma ve sessiz bir biçimde oynamada problem yaşama, her an hareket halinde olma davranışları aşırı hareketlilik ve dürtüsellik başlığı altında ele alınan tanı ölçütleridir.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tedavi sürecinde en önemli nokta uzman, aile ve eğitimcilerin işbirliği içinde olmasıdır. Aksi takdirde süreç sekteye uğrayacak, sağlıklı sonuç alınamayacaktır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda genellikle terapi ve medikal tedavi (ilaç tedavisi) bir arada yürütülmektedir. Terapi sürecinde, çocukla dikkat geliştirme ve dürtüselliğini kontrol etme becerilerinin geliştirilmesine çalışılırken, aile de çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda eğitilmektedir. Çocuğun öğretmenleri ile de bilgi alışverişinde bulunularak, onun için faydalı adımların atılması ve çocuğun eğitim süreci içerisinde de desteklenmesi sağlanmaktadır.

Ülkemizde birçok aile çocuklarının “ilaç bağımlısı olacağı”, “öylece oturup hareketsiz kalacağı” gibi endişelerle ilaç tedavisinden uzak durmakta ve istemeyerek de olsa çocuklarının tedavi sürecini baltalamaktadırlar. Oysa doğru dozda başlanan doğru ilaç, çocukta bu tip etkiler yapmamaktadır. Bu noktada, ailelerin uzmanlara güvenmeleri ve uzmanlarla işbirliği yapmaları önemlidir.

 

Ayrıntılı bilgi ve randevu için Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Ulubey’den bilgi alınız. Adana’da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisi için arayınız.

 

ADANA DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU TEDAVİ MERKEZİ

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Tedavisi için

Randevu alabilirsiniz:

0533 644 22 18

Psikoterapist Mehmet ULUBEY

Psikoloji alanında 12 yıllık tecrübesi olan Uzman Psikoterapist Mehmet Ulubey daha çok aile, çocuk ve cinsellik üzerine çalışmaktadır. Her yıl ortalama 3000 kişinin kendisine, ailesine, cinselliğine ya da çocuklarına psikoterapi ve eğitimlerle ile farkındalık katmaktadır.