İÇERİK ÖZETİ
“Aslında çok zeki; ama biraz dikkatsiz!” sözü, ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Çocuğunuz, ilgilenmesi istenilen, önüne sunulan ya da karşılaştığı herhangi bir olgu, obje v.b. ile odaklanamama, dikkatini vermeme gibi bir problem içerisinde olabilir. “Dikkat” dediğimiz kavram, öğrenmenin ilk basamağını teşkil eder. Öğrenmenin başlayabilmesi için de öncelikle bir dış etken ve dikkat gerekiyor.
Dikkat, bir şeyin öğrenilmesi ve anlaşılması için gösterilen zihinsel çaba, belli uyaranlar üzerinde bütün ilginin toplanması demektir. Yeni bir bilgi öğrenmek, verimli bir çalışma yapabilmek için dikkat ve konsantrasyon olmazsa olmazlardır. Dikkat eksikliği, çocuklarda çalışmaya karşı bir isteksizlik, ilgisizlik duygusunun ortaya çıkmasına da neden olur. Dikkat ve konsantrasyon problemi yaşayan çocuklar, dikkatlerini uzun süre toplayamaz ve dış uyaranlara karşı dikkatleri çok kolay dağılır. Dersi takip etmekte sıkıntı yaşarlar, öğrenilmesi gerekenin ne olduğunu bulmakta zorlanırlar. Öğrenme kalitesinin düşmesi, okul başarılarını da etkiler. Ödev yaparken sıkılıp yarıda bırakabilir. Hafif dikkatsizlik ve konsantrasyon eksikliği olan bir çocuk detaylara önem vermez. Hata oranları, dikkatsizlik ile beraber artar. Ödevlere, derslere, oyunlara, olaylara karşı organize olmakta güçlük çekerler. Sevmediği işleri yaptırmak çok zordur. Ev eşyalarını, okul materyallerini sıklıkla kaybederler. Günlük işleri unuturlar. Çabuk sinirlenirler. Defterlerinde bol silgi izi vardır. Sevdiği bir filme ya da bilgisayara saatlerce bağlı kalabilir. Bu sorunlar, okul başarısızlığı ile sınırlı kalmıyor. Dikkat süreleri kısa olduğu için akranlarıyla oyunu sürdürmekte zorlanırlar, birkaç dakikadan fazla yerlerinde oturamazlar. Bu yüzden çocukların sosyalleşme süreçleri, sorun haline gelmeye başlar.
Dikkat Eksikliğinin Altında, Birçok Faktör Aynı Anda Etkili De Olabilir.
Fizyolojik, genetik ve çevresel unsurlar bir arada sebep olurken bazen bu sebepler ayrı ayrı da etkili olabiliyor. Beyni etkileyen unsurlarda hem çevresel uyaranlar hem de içsel uyaranlar söz konusudur. Neredeyse psikolojik sorun yaşayan herkeste çeşitli seviyelerde dikkat ve odaklanma sorunu yaşadığını söylenebilir. Çünkü psikolojik sıkıntı yaşayan insanların yaşadıkları duygusal, düşünsel ve bedensel zorlukların kaçınılmaz olarak yaşadıkları süreçlere kendilerini verme seviyeleri düşer. Bu durum çocuklar için de geçerlidir. Dikkat eksikliği ve konsantre olamama sorununu, her insan zaman zaman yaşar. Dikkat eksikliği ve konsantrasyon problemlerinin, genlerden de kaynaklanabileceği öngörülmüştür.
Televizyon, bilgisayar oyunları, internet gibi teknolojik ürünler çocukların beyinlerinin aşırı uyarılmasına sebep olmaktadır ve dikkat eksikliği ve odaklanamama sorunlarının çocuklarda da yüksek oranlarda görülmesine yol açmaktadır. Çevresel faktörler, temel etken olarak ele alınmadıkları halde, yaşanan sıkıntıyı etkiledikleri ve tetikledikleri biliniyor.
Çocuklar, odaklanma sorunu yaşadığının farkına varamazlar. Bunun içinde öncelikli olarak çocuğu bu durumdan haberdar ederek, uzman bir destek alınmalıdır. Probleme hızlıca müdahale edilmezse, sorun aşılmaz bir hale gelir; çocuğun iş, eğitim ve özel yaşamı da düzensiz bir hal alacaktır. Bu nedenle uyku ve beslenme düzenine özen gösterilmeli, tek bir işe odaklanması için yardımcı olunmalı, zekâ oyunları ve dikkatini çekecek seviyede gelişime yardımcı oyun, oyuncakları ile meşgul olmaya çalışması için yardımcı olunmalıdır.
Sonuç olarak çocuğunuz tembel ya da yaramaz değil, sadece pek çok nedenin tetiklediği bir süreç yaşıyor olabilir.
Bu süreçte yapılabilecekler:
Çocuklar, ruhsal olarak çok değişken varlıklardır. Bir gün çok sakin ve uslu olarak değerlendirilebilirken, başka bir gün çok yaramaz, hareketli, iflah olmaz olarak da değerlendirilebilir. Okul öncesi çocuklar bu tanımlamaların içine daha sık girer. Okula başlayan çocukta ise bazı durumlar, ruhsal yapılanma daha fazla oturmuştur. Okul döneminde çocuk özdeşleşmekte, örnek almakta olduğu kişilerin ilgisini çekmek, onların onayını ve beğenisini kazanmak için elinden gelen gayreti ve uyumu göstermeye çalışır. Özdeşleşme denildiğinde ilk akla gelen kişiler genellikle anne baba veya aile içinde sevilen dayı, ağabey, abla gibi kişilerdir. Birde okul eğitiminde, hayatında fazlaca etkisi olan diğer kişi veya kişiler öğretmenlerdir.
Bir çocuk üzerinde ilköğretim çağına gelene kadar etkili olan şahıslar anne ve baba iken, ilköğretim döneminde öğretmenler, ilköğretim döneminin sonlarında ise arkadaşlar, akran ilişkilerinin çok fazlaca etkili olduğunu görmekteyiz. Okul dönemi çocuklar için gerçekten zorlayıcı ve bir o kadar da ilişkilerin şekillendiği, sınırların öğrenildiği mekânlardır. Toplumsal kuralların, akran ilişkilerinin, birlikte yaşamanın, öğrenilmesi gereken sınırların oluştuğu kompleks bir yapıdır. Birçok alanda sağlık hizmeti veren bir hastane gibidir okul. Toplumsal yapılanmanın, birçok alanda eğitildiği, geliştirildiği, birçok hizmetin katman katman sunulduğu mekânlar olarak önümüze çıkmaktadır. Hastaneler insanın fizyolojik rahatsızlıklarını onarırken, okullar da ruhsal yapılanmaların onarıcı görevini görür. Fakat bazen çocukların bazı duygu ve düşüncelerine zarar veren nitelikte okullar da yok değildir.
Dikkat eksikliği problemi olsun ya da olmasın yoğun kaygı durumu, her kişinin kısa süreli hafıza kapasitesini tam olarak kullanmasını engeller. Kısa süreli hafızanın, kapasitesini etkileyen en önemli etkenlerden birisi de çocuklarda sınav kaygısı ve strestir. Özellikle sınavlarda ortaya çıkan bu durum –maalesef- birçok öğrencinin hayatını olumsuz etkilemektedir. Olumsuz düşünceler, olumsuz yaşantılar, aşırı beklentiler ve baskı ortamı yoğun kaygıyı ve stresi ortaya çıkaran etkenlerdir.
Her ebeveyn gibi çocuklarımızın gelişimi ve öğrenim hayatı bizim için önem taşımaktadır. Gelişimini tamamlarken zorlandığımız dönemlerin başında gelen öğrenim hayatı; tercihleri ile çocuklarımızın ömür boyu hayatlarını etkileyecek süreçtir. Bu sürecin sağlıklı ve çatışma yaşamadan atlatmak için gerekli uzman desteğini kendinizden ve çocuğunuzdan eksik etmeyiniz. Hayatına yön vermeye çalıştığımız çocuklarımıza temelden başlayıp sorunları büyümeden çözerek gitmek hem ebeveyn olarak bizim omuzlarımızda olan yükleri hafifletecektir. İş ve dünya telaşı içinde yeterince hırpalanan ebeveynlerin çocuklarına yetememe korkusu yaşamamaları adına yılların birikimini ve tecrübelerini en ihtiyaç duyduğunuz zamanda bize gelmekten çekinmeyiniz. Çocuklarımızın yaşamış olduğu çocuklarda odaklanma ve sınav kaygısı fark ettiğinizde nasıl bilinçli davranmamız gerektiğinin tüm detaylarını sizlere kolaylık ve memnuniyetle paylaşmaktan mutluluk duyarız.
Yorumlar Göster
Sayın hocam müsait zaman da görüşme imkanımız varmı yukarda belirttiğimiz sınav kaygısı durumu mevcut
merhabalar, mehmet hocamdan 05336442218 nolu telefondan dogrudan randevu alabilirisniz