İÇERİK ÖZETİ
Cinsel sağlık nedir? Cinsel sağlık eğitimi nedir? Cinsel sağlık eğitiminin amaçları nelerdir? Cinsel eğitim konusunda dünyada neler oluyor? Gençlerimiz cinsel sağlık konusunda ne zorluklar yaşamaktadır? Ülkemizde cinsel sağlık eğitimi konusunda neler yapılmalıdır? Cinsel sağlık eğitimi nasıl alınır, nerden alınır? Tüm sorulara yanıt almak için yazımıza buyurunuz…
Cinsellik; biyolojik, psikolojik, sosyal yanları olan, iki kişinin uyum içindeki birlikteliklerini ve cinsel tatmini içeren, değer ve yargıları, sosyal görevleri ile tabularla belirlenen, özel bir an olarak adlandırılır.
Dünya Sağlık Örgütü, cinsel sağlığı “cinsel yaşamın bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal
açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleştirilmesi ve güçlendirilmesi” olarak tanımlamaktadır. Başka bir tanıma göre cinsel sağlık; cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak, üremeyle ilgili sorunlardan uzak, istenmeyen gebelikleri önlemek ve cinsel işlevin fizyolojisine uygun sıkıntısız ve istismardan uzak olumlu deneyimler yaşayabilmektir. Bunların sağlanabilmesi için cinsel sağlığın korunması ve sürdürülmesi gerekmektedir. Cinsel sağlığın korunması, geliştirilmesi ve sürdürülmesi kapsamlı bir cinsel sağlık eğitimi ile mümkündür. ABD Cinsel Bilgi ve Eğitim Konseyi CSE programının amaçlarını şu şekilde sıralamıştır;
İlk kez 1995 yılında Dünya Kadın Konferansı’nda gündeme gelen bu konuda katılımcı olan ülkelere (Türkiye dahil) CSE’nin yaygınlaştırılması ve kurumsallaştırılması önerilmiştir. Bu öneri üzerine Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve bazı ulusal ve uluslar arası sivil kuruluşlar bir takım programlar ve eğitimler başlatmıştır. Bu programlar her ne kadar büyük bir adım olsa da sürekliliği olmamıştır. Gelişmekte olan ülkelerde verilen CSE üzerine yapılan araştırmada, gençlerin daha sorumlu ve daha doğru cinsel davranışlara yönlendirici rolü olduğu görülmüştür. Dünyada her yıl yaklaşık 15 milyon kişinin ergenlik çağında gebe kalmaktadır ve her yıl güvenli olmayan şekilde gerçekleşen 20 milyon düşük vakalarının %25′ ini 15-19 yaş grubundaki kızlar oluşturmaktadır. Dünyadaki cinsel yolla bulaşan hastalık vakalarının üçte biri (yarım milyon kişi) ergenler arasında görülmektedir. Ayrıca dünya genelinde yılda 2.4 milyon HIV vakasının yarısını da 10-24 yaş aralığındaki bireyler oluşturmaktadır. Bu araştırma sonuçlarına bakarsak aslında CSE’nin ne kadar gerekli olduğunu görmüş oluyoruz.
Ülkemizde yapılan araştırmalara gelecek olursak gençlerimizin evlenmeden önce cinsel yaşamları olduğunu ve bu cinsel yaşamlarını bilinçsiz, korunmasız ve güvensiz yaşadıklarını net bir şekilde ortaya koymuştur. Ayrıca Nüfusbilim Derneği’nin 2007′ de gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre ülkemizde ortalama her üç gençten birinin cinsel deneyiminin olduğunu ve genelinin korunmadığını ve cinsellikle ilgili bilgi eksiklerinin olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuçlara rağmen ülkemizde kurumsallaşan CSE olmaması çok büyük ve çok önemli bir sorundur.
Yapılan araştırma sonuçları gençlerin cinsel sağlıkla ilgili bilgileri informal yolla öğrendiğini, cinsel bilgilerinin yanlış veya eksik olduğunu ortaya koymuştur. Cinsellik ve cinsel sağlık konusundaki bilgilerin eksikliğinin temel nedeni çoğunlukla bu konudaki bilgilerin gizli, kapaklı, yetersiz ve yanlış kaynaklardan alınmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu konuların genellikle aileler tarafından “yasak, ayıp” olarak görülmesi ve bu konuda geleneksel tutumların etkili olduğu bilinmektedir. Farklı eğitim ve kültür düzeyinde olan ebeveynler bile bu konuda geleneksel tutumlarını devam ettirmektedir. Oysa ki 2007 yılında yapılan araştırmada gençlerin %96,3’ü cinsel sağlıkla alakalı bilgiyi okullardan veya ailelerinden almak istedikleri görülmüştür. Ancak gerekli bilgi alımı gerçekleşmediğinden gençlerin sadece %18’i doktor veya psikologdan CSE almıştır. Geri kalanın büyük çoğunluğu ise akran/arkadaşlarından öğrendikleriyle yetinmeye çalışmıştır.
Gençlerin CSE konusunda yaşadıkları zorlukları toparlayacak olursak,
CSE konusunda bilgi sahibi olmak için jinekologlara, aile hekimlerine, ürologlara, psikologlara, cinsel terapistlere başvurabiliriz.