Üstün Zekalılar Eğitimi

Üstün Zeka ve Üstün Yetenek Arasındaki Farklar Nelerdir?

“Zeka” nedir, öncelikle tanımlayalım. Ardından, insan için “yetenek” ne demektir; yetenek kavramı ile ne kast ederiz, bunu izah etmeye çalışalım.

Zekayı, çok yönlü bir kapasite olarak gören bilim insanı Gardner’a (1999) göre, zeka bir bireyin genetik kalıtımıyla olduğu kadar, bireyin ekolojik ve kültürel çevresiyle olan tecrübe ve deneyimleriyle de şekillenir. Yıllar içinde yaptığı araştırmalarında, yedi adet zeka tespit edilmiştir. Bunlar sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, bedensel-kinestetik zeka, görsel-uzamsal zeka, müziksel-ritmik zeka, kişilerarası sosyal zeka ve içsel zekadır. Sonraki çalışmalardan elde edilen verilerle, sekizinci zeka olarak belirttikleri “Doğacı zeka” da bunlara eklenmiştir. Son dönemde açıklanan ve “Dokuzuncu zeka” olduğu düşünülen “Varoluşsal zeka” hâlen araştırılmaktadır. Bu zekaya biyolojik bir alan bulunamaması nedeniyle, Gardner bu zekaya “yarım zeka” adını vermiştir ve bu zekayı listeye sonra ekleyebileceklerini ifade etmiştir. 

Her insanda, bu zekâların tümünün bulunduğunu belirtmiştir; ancak, insanların yetenek ve yaratıcılıkları büyük farklılıklar gösterir. Buna göre ise, bir öğrencinin her zekâsının ayrı ayrı güçlü yanları ve zayıflıkları işlenerek daha başarılı olması sağlanabilir. Bu zekâ türlerini bir sınıfın içinde entegre etmek, mevcut eğitim sistemini kökten değiştirmeyi gerektirir. Gardner psikometrik teori ve enformasyon işleme süreçleri hakkındaki kalıpları kırarak pek çok alandaki insan yetileri konusunda yeni bir kavram sunmuştur.Zekanın, biyopsikolojik bir potansiyel olduğunu ve kültürel değerlerden derinlemesine etkilendiğini savunur.

Zeka, psikoloji biliminin uzun yıllardır üzerinde en çok araştırma yaptığı kavramlardan biridir. Çalışmalar incelendiğinde, pek çok farklı zeka tanımının yapıldığını görebilmek mümkün olacaktır.

Bazı araştırmacılar, zekayı öğrenme ve öğrendiklerini kullanma yeteneği olarak tanımlarken (Clark, 2002; Davis ve Rimm, 1998); bazı araştırma sonuçları ve araştırmacılar da zekayı öğrenilenleri problem çözmede kullanma yeteneği olarak tanımlar (Maker, 2003). Her iki tanımda ortaya konulan zeka ifadesinin insan zekasını karşılamadığı ortadadır, zira insan dışındaki bazı canlılar da öğrenebilir ve öğrendiklerini karşılaşılan problemleri çözmede kullanabilir.

Bazı zeka kuramcılarına göre, üstün zeka toplumsal bir icattır. Tannenbaum, J.A. , buna paralel düşünce yapısına sahip kuramcılardan biridir. Üstün zekâ veya üstün yetenek, bilimsel olgular oldukları kadar, bir o kadar da sosyolojik kökenlere sahiptirler. Bu fikri ise, üstün zekâ kuramlarının çıkış yaptıkları noktalar ya da şöyle söyleyebiliriz ki, üstün zekâ kuramlarının oluşum aşamaları desteklemektedir. Çünkü üstün zekâ kuramlarının çoğu, insanların zihinlerinde zekâ ve zekâya ilişkin zihinsel kapasiteler ile ilgili olarak oluşturdukları düşünce, inanç ve değerleri yansıtırlar. Bir kuramcının üstün zekâ kuramını oluşturmasındaki çıkış noktası kişisel deneyimleri ve kişisel iknalarıdır. Bu durum, örneğin Gagne’nin Ayrımsal Üstün Zekâ ve Üstün Yetenek (2003) modelinde ve Renzulli’nin Üçlü Halka Kuramı (1978)’nda açıkça görülmektedir.

Üstün zekâ gibi kavramların tanımları, toplumdan topluma, kültürden kültüre, hatta zamandan zamana farklılıklar gösterebiliyor. İnsanların yaşamları ve deneyimledikleri olayların sonucu zihinlerinde oluşturdukları üstün zekâ yargılarının incelenmesi, üstün zekânın psikososyolojik olarak daha doğru algılanmasına yardımcı olabilir. Aslında, bu yargılar birtakım inanç sistemleri olup, bireyin yaşantısıyla her gün daha da farklılaşabilmektedir. Sosyolojik boyutu ağır basan ve genel olarak kişisel deneyimlere dayanan üstün zekâ kuramları, kimi araştırmacılar tarafından (Sternberg ve Davidson, 1986; Sternberg ve Zhang,1995) örtülü kuramlar olarak da adlandırılmışlardır; zira, bu kuramların doğrulukları bilimsel ölçütlerle kanıtlanmamıştır.

Yetenek; lugat anlamı ile, bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet, istidat. Bu kimsenin bebek, çocuk ya da yetişkin olması arasında, tanımlamada belirtilebilecek belirgin bir değişikilk yoktur. 

Yetenek, gelişmiş ya da gelişmemiş olsun; belli türden işler yapmak için doğuştan gelen bir potansiyeldir, diyebiliriz. Diğer birkaç tanımı;

  • Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.
  • Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
  • Dışardan gelen etkiyi alabilme gücü.

Üstün yetenekli” teriminin anlamı, kullanılmaya başladığı ilk zamanlardan günümüze değin pek çok değişiklik göstermiştir. Başlangıçta, bu kavram yetişkinler tarafından, olağanüstü derecede başarılı çocuklar için kullanılırken, daha sonra çocukların bazı testlerden geçirilmesi sonucu, dağılımın en üstte kalan %2’lik kısmı için uygun görülen bir tanım haline gelmiştir (Freeman, 1985). (Bkz: Üstün Zekalı Çocuk Nasıl Anlaşılır?)

Günümüzde ise, üstün yeteneği tanımlamada daha farklı ölçütler kullanılmaktadır. Örneğin, Morelock (1992) üstün yeteneği “normal olarak kabul ettiğimiz standartlardan hem nitelik hem de nicelik olarak farklı içsel deneyimler ortaya koyan ve ileri bilişsel becerileri içeren eş zamanlı olmayan gelişim” olarak tanımlamıştır. Son zamanlarda zekanın çoklu bileşenlerinin olduğuna ilişkin gerçekleştirilen güncel çalışmalar da oldukça dikkat çekmektedir (Gardner, 1993). Renzulli’nin “Üçlü Halka” modelinde ise ortalama üstü yetenek, yüksek düzeyde görev bilinci ve yüksek düzeyde yaratıcılık arasındaki etkileşimler üstün yeteneği tanımlamada temel olarak alınmaktadır (Reis ve Renzulli, 2004). 

Tanımlamalara birlikte bakılacak olursa; üstün zeka, üstün yeteneği tamamlayan, tanımlanmasına yardımcı olan bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. 

Psikoterapist Mehmet ULUBEY

Psikoloji alanında 12 yıllık tecrübesi olan Uzman Psikoterapist Mehmet Ulubey daha çok aile, çocuk ve cinsellik üzerine çalışmaktadır. Her yıl ortalama 3000 kişinin kendisine, ailesine, cinselliğine ya da çocuklarına psikoterapi ve eğitimlerle ile farkındalık katmaktadır.