İÇERİK ÖZETİ
Cinsellikle ilgili beynimizde ne tür beklentiler ve yargılar bulunmaktadır? Bu düşünce ve yargılar cinselliğin doğasında olan şeyler mi, yoksa cinsel mitlerle çarpıtılmış bir takım düşünceler mi? Bugünkü yazımızda sizlere cinsel mitler ile ilgili birtakım bilgiler verecek bu konuyu irdeleyeceğiz.
Mit denildiği zaman akla mitolojik unsurlardan önce milli istihbarat teşkilatı gelen ülkemizde ilk önce Mit ne demek bunu açıklamamız daha doğru olacaktır. Türk Dil Kurumu’ndan alınan sözlük açıklamasına göre mit; geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal güçleri ile şekil alan Tanrı ve tanrıçalar, evrenin doğuşu ve yaratılışıyla ilgili hayali ve alegorik anlatımı olan halk hikâyeleridir.
Cinsel Mit konularına geldiğimizde ise toplumun genelinde doğru kabul edilen, toplum tarafından nesilden nesile aktarılan, abartılı veya galatı meşhurlarla dolu bir teşkilat gelmelidir. Çünkü cinsel mitlerde kapalı kapılar ardındaki kaygılarımız, korkularımız, sorunlarımız ve yansıma arımız yer almaktadır. İşte tam da bu yüzden cinsellikle ilgili bilgiler nesilden nesile aktarıldığı için hiçbir zaman tam olarak doğru bir anlatım barındırmayacaktır. Korkular, endişeler ve düşünceler utanılması sebebiyle gizlendiği için asla bilimsel veri olarak kabul edilmeyecektir. Halk biliminde bu tür durumlara uydurma, kurmaca veya hurafe ismi verilir.
Cinsel birtakım sorunların temelinde yatan yanlış bilgilenme veya cinsel bilgisizliğin bir sonucu olan cinsel mitler değişik kültürlerde ve topraklarda büyük benzerlikler göstermektedir. Çünkü cinsel mitler toplum arasında kabul görmektedir. Kimi insan birçok şeyi tam anlamıyla yaşayamazken kimisi de doğru bildiği davranışların aslında ne kadar yanlış olduğunu çok zaman sonra öğrenmektedir.
Özellikle cinselliğin toplumun değer yargılarıyla ilişkili olması, toplum arasında fazlaca konuşulmaması ve yeterli bilgi sahibi olunmaması cinsel mitleri bu yanlış bilgilerle donatmaya sebep olmaktadır. Bu bilgisizlik sebebiyle bir zaman sonra korku ortaya çıkar ve bu korkular kulaktan kulağa dolaşarak cinsel mitleri oluşturmaya başlar. Dilden dile aktarılan bu mitler oldukça abartılı olmalarından ziyade toplumda yaşayan kişilerde suçluluk, yetersizlik kaygı ve başarısızlık semptomları göstererek kişiyi cinsel işlev bozukluklarına iter. Ancak zaman zaman bu cinsel mitlerin sadece halk arasında değil yüksek tahsil gören meslek gruplarında konuşulduğu görülmüştür. Bugünkü yazımızda sizlere toplumlar tarafından en fazla inanılan cinsel mitlerden bahsedecek ve bunlar hakkında açıklamalarda bulunacağız.
En çok bilinen mitlerin başında gelmektedir. Erkekleri çok ağır bir yükün altına sokan bu düşünce sertleşme bozukluklarıyla ilişkili olan cinsel bir mittir. Örnek vermek gerekirse yeni evli çiftlerde erkek genellikle ilk gece erken boşalma problemi yaşamaktadır. Erkeğin aklında bu Mit bulunuyorsa boşaldıktan hemen sonra yeniden sertleşmenin olmadığını görecek ve büyük bir ümitsizlik ve kaygıya kapılacaktır. Çünkü toplumlarda cinsel ilişki erkeklik ile özdeşleşmektedir. Böyle bir düşüncenin egemen olduğu bir beyin, başladığı her cinsel ilişkiye “yine tekrardan sertleşmezse” düşüncesi ile başlayacak ve cinsel ilişkiyi erkekliğinin test edildiği bir sınav gibi görecektir. Bu düşünceler zamanla beyninin her tarafını saracak ve kişide aşırı kaygı ve başarısızlık korkusu sebebiyle sertleşme bozuklukları başlayacaktır. İkili ilişkiler arasında bu durum depresyon, şiddetli geçimsizlik ve boşanmayı da tetikleyecektir.
En çok bilinen mitlerin başında gelen erkek her şeyi bilir, her zaman cinsel ilişkiye erkek başlamalıdır miti de kişinin cinsel kimliği ve toplumsal rollerini etkilemektedir. Bu Mit sonucunda erkek ve kadın kendisine bir senaryo hazırlar ve bu rolün dışına hiçbir zaman çıkamaz. Sürekli aynı şeyler yaptıkları için cinsellik açısından hiçbir zaman kendisini geliştiremezler. Bu da kadınlara yüklenen rolün devamına sebep olur. Bunların yanı sıra bu mit ‘teki anlayışa göre kadın hiçbir zaman cinsel arzusunu dile getiremez. Eğer kadın cinsel ilişki isteğini partnerine söylerse bu o kadının ahlaksız ve hafif olduğunu gösterir düşüncesi hâkimdir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre kadınların başlattığı cinsel ilişki her iki cins açısından da daha fazla uyarıcı olmakla beraber cinsel ilişki açısından da oldukça faydalıdır.
Bu mite göre erkek cinsellik konusunda çok rahat davranır, cinsel ilişkinin nasıl yapılacağını çok iyi bilir ve bunu sık sık yapmasında hiçbir sorun yoktur. Bu durumda tıpkı diğer mitlerde olduğu gibi erkek için çok büyük bir sorun teşkil etmektedir. Ancak mit ‘teki inanışın tam tersi olarak erkeğin ilişkisi basit ve yalın değildir. Kadınlara atfedilen karmaşık ve gizemli düşüncesi ise o toplumun kadınlarına yöneltilen ezilmişlik göstergesinin bir yansımasıdır.
Cinselliğin tamamını sadece penisle vajinanın buluşmasından ibaret kılan bu Mit bazı baskın dinsel görüşlerle de uyum sağlamaktadır. Sadece neslin devamı için cinsel birliktelik olur ve “cinsellik sadece bundan ibarettir” ifadesini barındıran bu Mit kişileri sadece cinsel birleşmeye mahkûm bıraktığı için kadınlarda uyarılma ve orgazm gerçekleşmemesi gibi sorunlara yol açacaktır.
Bu Mit anlayışına inanan kişilerde hiçbir ön sevişmeye imkân verilmez, dokunmanın verdiği hazza ihtiyaç duyulmaz. Bu miti kökünden yıkacak yumuşak giriş tekniği Çinliler tarafından ortaya atılmış bu sayede hem erkek hem kadın birbirine dokunarak cinsel haz vermesi sağlanmıştır. Partner’lerin birbirinin en uygun zamanında cinsel ilişkiye başlamasına da olanak sağlayan bu teknik sayesinde hem ön sevişmeye zaman ayrılmakta hem de çiftler birtakım baskı ve kaygılardan arındırılmaktadır.
En çok bilinen mitlerin başında gelen cinsel ilişki sırasında konuşmama da partnerleri oldukça olumsuz etkilemektedir. Çünkü konuşmak cinsel ilişki esnasında oldukça önemlidir. Zevklerini, düşüncelerini, o anki hislerini birbirlerini aktarmayan partner’ler arasında zamanla sorunlar yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.
Bu Mit erkeği penisinin sertleştiği anda hemen ilişkiye girmesi gerektiğini ve bu sertleşmenin bir an önce boşaltma yoluyla hallolmasını ifade etmektedir. Bu da erkeğe yapması gereken bir görev ve sorumluluk düşüncesini yükleyecektir. Ancak bu düşünce beyinde olduğu sürece erkek ilişkiye girmeyi hızlandıracak, bu da zamanla erken boşalma problemine yol açacaktır. Hâlbuki telaşsız ve rahat bir şekilde nefesini kontrol ederek cinsel ilişkiye girmek, bir takım antrenmanları uygulamak boşalma refleksini geciktirecek ve cinsel ilişkiden alınan hazzı arttırmada etkili olacaktır.
Toplum arasında en çok bilinen ve en eski olan mitlerin arasında yer almaktadır. Rahatlamak için bu eylemi gerçekleştiren kişilerde zamanla suçluluk ve pişmanlık duyguları oluşacak, kişiye ruhsal ve bedensel zayıflık hissi verecektir. Hatta daha da ileriye giderek bunun bir sapıklık olduğunu ve alışkanlık yapacağı düşünülür. Cinsel ilişki esnasında başarısız olan birçok kişi de bu başarısızlığını zamanla çok mastürbasyon yapmasına bağlamakta bu mite inanmaktadır. Fakat bu tamamen yanlıştır. Hâlbuki mastürbasyonun kişinin bedenine ve cinselliğine hiçbir zararı yoktur, hiçbir cinsel işlev bozukluğuna yol açmamaktadır. Öyle ki bazı cinsel terapi derslerinde cinselliği öğretmek için mastürbasyon önerilir. Mastürbasyon asla kişinin bedenine bir zarar vermez, alışkanlık yapmaz, ruhsal sıkıntılara sebep olmaz. Bu sebeple mastürbasyon sonrası kişide oluşan pişmanlık ve suçluluk duygularının olması yersizdir. Mastürbasyon sadece ergenlik yıllarında değil yetişkinlikte veya evlilik zamanlarında bile yapılabilir bu gayet doğaldır. Kişinin kendi tercihidir ve saygı duyulması gereklidir.
“Mastürbasyonun Zararları Nelerdir?” adlı yazıyı okumak için tıklayınız.
Kendilerine bir rol çizen partnerler asla bu rollerin dışına çıkmaz ve gün geçtikçe aynı şeyleri yaptıklarından dolayı bu iş zamanla monoton bir hale gelir ve sıkıcı olmaya başlar. Bu sebeple sevişmenin hiçbir kuralı yoktur. Bu öğrenilebilen ve kişiden kişiye değişiklik gösteren bir davranıştır.
Bu inanış da çiftlerin haz almasını kısıtlayan oldukça yanlış bir düşüncedir. Bilinenin aksine olarak cinsel ilişki esnasında partnerlerin karşılıklı olarak mastürbasyon yapması birbirlerini daha fazla uyarmasına yol açacak ve cinsel hazzı arttıracaktır. Cinsel birleşme sebebiyle her zaman orgazm gerçekleşmeyebilir. Tam da bu sorun ortadan kaldırmak için cinsel ilişki esnasında ara verip karşılıklı mastürbasyon yapmak her iki taraf için de oldukça yararlıdır. Eşcinseller için de tek başına veya karşılıklı mastürbasyon yapma eylemi oldukça faydalı bir etkinlik olarak önerilmektedir.
Cinsel ilişkinin en önemli ve renkli eylemlerinin arasında yer alan cinsel fanteziler toplumlar tarafından yanlış ve ahlaksız olarak nitelendirilmiştir. Bu düşünce de çiftleri sorumluluk ve korku psikolojisine itmektedir. Çünkü cinsellik sadece birleşme, uyarılma, dokunma ve öpmekten ibaret değildir. Kişinin kendi kafasında kurduğu veya partneri tarafından ona aktarılan hayaller de cinsel uyarılma da oldukça etkilidir.
Bu yanlış inanış sebebiyle çiftler hamilelik süresince birbirlerine dokunmaktan veya birlikte olmaktan kaçıyor, cinsel haz ve isteklerini mastürbasyon yoluyla yatıştırmaya çalışıyorlar. Bu sadece hamilelik süresinde değil doğum gerçekleştikten sonra da devam etmektedir. İnanılana göre hamileyken veya hamilelik döneminden sonra cinsel ilişki olursa kadın enfeksiyon kapar bu kaptığı enfeksiyon sebebiyle hastalık çocuğa geçer. İşte bu yanlış inanış eşleri birbirinden uzak tutmaya sebep olmaktadır. Ancak asıl gerçek böyle değildir. Kadının doktoru tarafından herhangi bir kısıtlama konu olmadıysa hamile olduğu ilk 6 ay cinsel birleşmenin hiçbir sorunu yoktur. Doğal olarak bebeğe de hiçbir şekilde bir zararı olmayacaktır.
“Hamilelikte Seks Yapılır mı? Nasıl Yapılır?” adlı yazıyı okumak için tıklayınız.
Kişiler temel bakım ve hijyenlerini yerine getirdi ise oral yolla ilişkiye girilmesinde hiçbir sakınca olmamaktadır. Bu her iki cinsi de oldukça tatmin eden ve haz veren bir eylemdir.
“Oral Seks En İyi Nasıl Yapılır?” adlı yazıyı okumak için tıklayınız.
Yaşlıların zayıf, yetersiz ve çaresiz olduğu düşüncesi onları cinsel ilişkiden uzak tutmakta ve bunlarla beraber psikolojik sorunları beraberinde getirmektedir. Ancak insan ilişkilerinde kişi ne isterse onu yapmakta özgürdür.
Bu da cinsel duyguların bastırıldığı toplumlarda en yanlış bilinen mitlerden birisidir. Söylenenlerin aksine eşcinsel olan bireyler heteroseksüel kadınlarla oldukça iyi ilişkiler kurabilir. Yapılan anket ve araştırmalar sonucunda kişilerin eşcinsel olduğunu ilk aktardıkları kişinin kadınlar olduğu tespit edilmiştir.
Bunlar veya bunlar gibi daha birçok cinsel Mit bulunmaktadır. Peki, bu mitlerin önüne geçilebilir mi? Elbette ki evet. Hatta bunu yapabilmek için herhangi bir ilaç tedavisine de gerek olmamaktadır. Eşler birbiriyle konuştukları sürece bu her ikisi için de bir terapi yerine geçecektir. Ancak her iki taraf da cinsel başarısızlığına yol açan bu mitlerden kurtulmayı istemeli, kafasını bu tür düşüncelerden arındırmalıdır.
Son olarak yapmamız gereken şey; bu yanlış bilinen cinsel mitlerin yerine doğru olanı koymamız gerekmekte, cinsel ilişki esnasında bir cinsi diğer bir cinsten üstün tutmamalıyız.
Unutmayın cinsel mitler partnerleri ve fertleri sadece psikolojik baskıya iten koca, büyük yalanlardan ibarettir.
Yorumlar Göster
Kıymetli arkadaşlar, bu yapılan eylemler, eşimize karşı temiz kalmamızı kesinlikle engeller, kendimizi bir başkasının pis çıkarları için kullanmamızı getirir. Eşimize karşı temiz kalmak ve temiz olmak için bu gibi ahlaksız faliyetlerden uzak duralım. Eşimize tertemiz kavuşalım ve mutluluğu onda bulalım. Bir başkasının annemizin veya kızkardeşimizin karşısında yapmasını istmediği şeylerden uzak duralım. Zina ve ona yaklaştıran pisliklerden uzak duralım. Kendimize Eşimize Rabbimize karşı sorumluluğumuzu unutmayalım.
Mehmet hocam gerdek gecesi kadından kan gelmemesi de bunlardan biri sayılırmı?
evet gerdek gecesi kan gelmemesi de cinsel mitlerden biridir